İsrail, şehir ve çevresindeki 400 bin kişinin tahliye edilmesi uyarısının ardından, Lübnan’ın Roma tapınaklarıyla ünlü tarihi Baalbek şehrine yönelik bombalamalarını yoğunlaştırdı.
İsrail güçleri ve Lübnanlı silahlı grup Hizbullah, Gazze savaşına paralel olarak bir yıldan fazla bir süredir karşılıklı ateş açıyor; bu, 2006’da yaptıkları büyük savaştan bu yana en şiddetli yükselişi gösteriyor.
Çarşamba günü İsrail, şehri ve banliyölerini boşaltma uyarısının ardından doğu Bekaa bölgesindeki Baalbek şehri ve çevresindeki köylere yoğun hava saldırıları düzenledi.
Uyarının ardından diğer bölgelerden şehre sığınanların da aralarında bulunduğu, çoğu Şii olan on binlerce Lübnanlı kaçtı.
Antik Roma kalıntılarına ev sahipliği yapan şehir, aynı zamanda Lübnan için önemli bir tarım ve ulaşım merkezidir ve Birleşmiş Milletler Çarşamba günü, asla yeri doldurulamayacak kültürel mirasın yok edilmesine son verilmesi çağrısında bulunmuştur.
Baalbek neden hedef?
Baalbek bölgesinin, İran’ın desteklediği Şii grup Hizbullah’ın siyasi kalesi olduğu biliniyor.
Tahliye emrinin ardından Lübnan Sivil Savunma Bölge Müdürü Bilal Raad, Reuters’e yaptığı açıklamada, çoğunluğu gönüllü olan gücün, kendisini İsrail ordusundan olduğunu belirten bir kişiden gelen telefon çağrıları sonrasında hoparlörler aracılığıyla bölge sakinlerine bölgeyi terk etmeleri çağrısında bulunduğunu söyledi.
Bombalamadan önce şunları söyledi: “İnsanlar her yerde. Bütün şehir panik halinde, nereye gideceklerini bulmaya çalışıyor. Büyük bir trafik sıkışıklığı var.”
Kaçtıkları bölgelerin bir kısmı halihazırda Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışma nedeniyle daha önce yerlerinden edilmiş insanlarla dolu.
Baalbek’in kuzeybatısında Hıristiyan çoğunlukta olan Deir el-Ahmar milletvekili Antoine Habashi, Reuters’e 10.000’den fazla insanın halihazırda evlere, okullara ve kiliselere sığındığını söyledi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail’in çarşamba günü Baalbek bölgesindeki iki kasabaya düzenlediği baskınlarda 8’i kadın 19 kişiyi öldürdüğünü söyledi.
Baalbek şehrinin tarihi önemi
Yüzyıllar boyunca Lübnan, Perslerden Osmanlılara ve Bizanslılara kadar imparatorlukların yükselişine ve çöküşüne tanık oldu.
Şehir, tarihi önemi nedeniyle yoğun bir turizm merkeziydi ve Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan canlı bir ticaret merkeziydi.
Başlangıçta Baalbek, tanrı Baal’e tapınmaya adanmış bir Fenike yerleşimiydi ve Heliopolis olarak biliniyordu. Büyük İskender’in gelişi ve ardından gelen Helenistik yönetimle birlikte şehir, Yunan mimari unsurlarının bir karışımını gördü.
“Baalbek” adı, tanrı anlamına gelen “Baal” ve Bekaa Vadisi’ni ifade eden “Bekaa” kelimelerinden türetilmiş olup, dini ve coğrafi önemini yansıtmaktadır.
1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan şehir, en iyi korunmuş Roma tapınaklarından bazılarına ev sahipliği yapıyor.
11.000 yıllık Fenike şehri, hacıların Heliopolis’in Roma Üçlüsü olarak bilinen Jüpiter, Bacchus ve Venüs tapınaklarında ibadet etmek için şehre akın etmesiyle antik dünyanın en ünlü kutsal yerlerinden biri haline geldi.
Lübnan’daki tarihi mekanlar için tehlike
Saldırının başlangıcından bu yana Lübnan’daki tarihi mekanlara ilişkin endişeler arttı.
Birleşmiş Milletler Çarşamba günü kültürel miras alanlarının korunması çağrısında bulundu.
Sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda
Lübnan Kültür Bakanı Muhammed Mortada da UNESCO’ya yazarak Lübnan’daki kültürel alanların korunması için acil uluslararası adımların atılması talebinde bulundu.
Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlıkların Korunmasına İlişkin 1954 Lahey Sözleşmesi, arkeolojik alanlar ve mimari anıtlar gibi kültürel varlıkların hem barış zamanlarında hem de silahlı çatışma sırasında korunması çağrısında bulunur.
Sözleşmeye taraf 82 devletin üstlendiği taahhütler arasında “bazı önemli bina ve anıtların Sözleşmenin ayırt edici amblemiyle ayırt edilmesi” yer alıyor. Anlaşmanın amblemi, 2019 yılında Lübnan Parlamentosu tarafından onaylanan 1954 Lahey Sözleşmesinin 1999 İkinci Protokolünde belirtildiği gibi uluslararası alanda Mavi Kalkan olarak bilinen ünlü mavi kalkandır.